15 Mayıs 2016 Pazar

BATMAN: DARK VICTORY


    Tatil katilinin Gotham'da terör estirmesinin, Harvey Dent'in Two Face olmasının üzerinden bir yıl geçmiştir. Gotham'da yeni bir savcı vardır. Savcının Batman'e yaklaşımı farklıdır. Batman eskisi kadar anlayış görmemektedir. Polis şefi olan Gordon ise birçok sorun ile uğraşmaktadır. Bir yandan yeni savcı ile anlaşmaya çalışmakta, bir yandan eski dostu Batman'in yarattığı soğukluğu aşmaya çalışmakta, diğer yandan da evi terk eden eşi ve çocuğunu geri dönmeye ikna etmeye çalışmaktadır. Mafya aileleri de tekrar toparlanmaya çalışmaktadır.
    Tam bu sırada Gotham'da sorunlar birbirini izleyerek ortaya çıkar: Önce Tatil katili Alberto Falcone usulsüz tutuklama nedeniyle şartlı tahliye edilir, ardından Two Face Arkham'dan kaçar ve diğer süper kötülerle teröre başlar. Hepsinin üstüne yeni bir katil ortaya çıkar: Her ay bir polis öldürüp iple boyunlarından asan katil, kurbanlarının üzerine Harvey Dent'in savcılık dosyalarından yapıştırmakta ve "Adam Asmaca" oyunu ile cümleler yazmaktadır.
     Katil kimdir? Herkesin şüphelendiği gibi Two Face mi? Yoksa başka biri mi? Polisleri öldürmesindeki amaç nedir? Batman sorunu nasıl çözecektir?
      The Long Halloween macerasının devamı niteliğindeki Dark Victory bize yalnız bir Batman sunuyor. Harvey Dent ile kurduğu arkadaşlık sonrası yaşadığı hayal kırıklığı kahramanımızı kimseye güvenmemeye ve yalnızlığa itmiştir. Ancak yalnızlık bu sefer kendi gibi bir yetim olan Dick Grayson olan çocuk ile doldurulacaktır.
    Loeb ve Sale ikilisi gene başarılı bir suç öyküsü yazmışlar. Batman'in ve Gordon'un yalnızlığı, ailenin önemi güzel bir şekilde anlatılmış. Ayrıca hikayede Frank Miller'ın efsanevi öyküsü Year One'a saygı duruşu mevcut. Asılan ilk polisler Year One'da karşımıza çıkan yozlaşmış polisler. Sanki maceranın devamı gibi görünse de Selina Kyle'ın öyküsü daha farklı ve ikilinin yazdığı Catwoman: When In Rome macerasında sürmekte.
    Sözün özü, ilk hikaye kadar başarılı olmasa da keyifle okunan bir öykü karşınızda. Kaçırmayın.

13 Mayıs 2016 Cuma

BATMAN: THE LONG HALLOWEEN


   Gotham şehri. Bir yanda şehirde "akıllarına" estikçe terör estiren, birbirinden değişik ve renkli çılgın katilleri, diğer yanda şehri bir örümcek ağı gibi sarmış, başlarında Carmine "Roman" Falcone olan organize suç örgütleri. Bunların karşısında ise; kanun ve düzen içim iş birliği yapmaya söz vermiş üç kişi: Komiser James Gordon, Savcı Harvey Dent ve Batman. Üçlü özellikle Falcone ailesini devirmek için geceli gündüzlü çalışmakta, ancak sıklıkla duvara toslamaktadır.
    Her şey cadılar bayramı ile değişir. Falcone'nin yeğeni Johnny Viti kimliği bilinmeyen biri tarafından banyosunda öldürülür. Katil her tatil gününde organize suç ailelerinden birilerini öldürmeye başlar. Medyanın "Tatil Katili" adını taktığı bu kişinin cinayetleri üç arkadaş arasında bile şüphe ve huzursuzluk yaratacak, Harvey Dent'in Two-Face olmasına kadar ilerleyecektir. Tüm bu cinayetler sırasında Arkham'ın konukları da Gotham da terör estirmeye devam edecektir. Kahramanlarımız katili çok geç olmadan bulabilecek midir?
    Jeph Loeb ve Tim Sale ekibini Türk okuyucuları Marvel'ın renkler serisi ile tanıdılar. Daredevil, Örümcek Adam ve Hulk'un ilk dönemlerinde geçen bu kısa maceralar ülkemizde yayınlandı ve bu ikili ile tanışma fırsatımız oldu. Ancak ikili kendilerini asıl Batman kitaplarında göstermeyi başarmışlardır. The Long Halloween ile Batman'liğin ilk yıllarındaki Bruce Wayne'in suçla mücadelede nasıl arkadaş bulduğuna, ancak biraz da acemilik ile nasıl onlardan şüphelenebildiğine, böylece de Tatil Katilini bulmakta nasıl zorlandığına tanıklık ediyoruz.
    Gordon ve Dent'in işleri uğruna ailelerini nasıl ikinci plana attıklarını, bu konuda biraz daha kontrol dışı olan Dent'in karısının bu konuda neler çektiğine de kitabın sayfalarında rastlıyoruz. 13 sayı boyunca klasik bir suç öyküsü bizlere sunulmakta ve her karesi ile zevk yaşatmakta. Batman kitapları içinde en iyi 10 içinde daima yeri olacak bir macera The Long Halloween.
     Kitap o kadar başarılıdır ki, Cristopher Nolan Batman filmleri çekerken ondan da yararlanmıştır. Falcone ailesinin filmde karşımıza çıkması, Dark Knight Returns filminde Joker'ın paraları yakması (Kitapta bunu Batman ve Dent yapar) gibi.
     Kitap aynı zamanda Godfather filmine saygı duruşu gibidir. Kitap ta film gibi bir düğün ile açılır, Falcone oğlu Alberto'yu hep aile işlerinin dışında tutmak ister, babalar günü bölümünde Bruce geçmişi hatırlarken Falcone'nin babası yaralı oğlunu Wayne malikanesine getirir ve Thomas Wayne'e "Bak oğluma ne yaptılar!" der. Bu replik ilk filmde Marlon Brando'nun oğlu Sonny'nin cesedini cenaze işleri ile uğraşan arkadaşlarına götürdüğünde söylediği replikle aynıdır. Yine aynı bölümde Luigi Maroni Tatil Katili tarafından öldürülmeden önce bahçesinde portakalları ile uğraşmaktadır, tıpkı Marlon Brando gibi.
     Kısacası Batman seven birinin MUTLAKA okuması gereken, oldukça başarılı bir kitaptan bahsediyorum. Umarım bir gün Türkçe basılır da Türk çizgi roman severler de bu kaliteli esere ulaşabilir.

1 Mayıs 2016 Pazar

SUPERMAN YENİ DÜNYA 3


   Macera şu an için tamamlandı.  
  Üçüncü kitapla birlikte Superman'in hayatı bir düzene oturuyor. İlk bunu belirtmek isterim. Önceki iki kitapta yaptığı hareketlerin geri dönüşümleri ile Superman artık kendi yolunu çizmeyi başarıyor. Peki neler oluyor?
  Önce Clark'a bakalım: Lisa ile olan ilişkisi beklenmedik bir yola giriyor. Bunda Lisa'nın Clark'ın gizli kimliğini öğrenmesinin ve ona sevgisini göstermek için büyük bir fedakarlıkta bulunmasının rolü çok fazla. Lois ile Clark ise aralarındaki sorunları konuşarak çözmeye ve orta yolda birleşmeye karar veriyorlar.
   Superman için ise ikinci sayıda ülkelerin iç işlerine karışma hareketi tüm Dünya'da ciddi bir korku yaratıyor. Tam bu sırada Dünya'ya inen Zod'un varlığı ile Dünya hükumetleri Superman'e karşı tavır almaktan çekinmiyorlar. Luthor'lar ise Superman'e zarar vermenin yolunu buluyor. Ancak gerçek bir bilim adamı olan Lex Luthor karısının bütün zorlamalarına karşın yaptıkları konusunda kararsız. Karısının deyişiyle "Her zaman doğru olanı yapan" Lex, gerçekten yapılması gerekeni yapıyor ama bu da ona pahalıya mal oluyor.
   Superman tarihinin en güçlü düşmanlarından olan Zod'un öyküsü biraz Man of Steel'i anımsatmıyor değil. Ama sonrasında Krypton'un yok edilişinin gerçek nedenlerinin ortaya çıkması ile Zod başka bir boyutta düşman olmayı başarıyor.

   Açıkçası her biri birbirinden güzel üç Superman öyküsü okudum. Genel olarak Superman çok haz aldığım bir karakter değildir. Bunun nedenlerinin başında belki de anlatılacak her şeyin bir şekilde anlatılmış olmasının payı olabilir. Belki de bu nedenle en sevdiğim Superman dönemi John Byrne'ün hikayeyi sıfırlayıp baştan kurguladığı Man of Steel dönemidir. Yine belki bu nedenle Yeni Dünya'yı da sevdim. Umarım devamı gelir de okumaya devam ederim.
   Son olarak; Batsignal gibi bir Superman signal düşünülmesini başta tuhaf karşıladım ama Lois'in de dediği gibi: "Zamanının çoğunu bulutların üzerinde geçiren birinin dikkatini çekmenin en iyi yolu" belki gerçekten de bu.
   Sevgiler.